TEM otoyolundasınız. Önemli bir işe yetişeceksiniz ve yol açık görünüyor. İçinizden bu yolları yapanlar için güzel şeyler geçerken birden trafik yavaşlıyor ve sıkışıyor. Belli ki ilerde bir trafik kazası var. Bir araç diğer bir araca vurmuş, iki tarafta da hasarlar var. Belki aracın beyni konumundaki sürücülerde ve aynı yere ulaşmayı düşünen diğer yolcularda da hasarlar olabilir. İki aracın sebep olduğu bu kaza, birçok kişiyi bekletiyor, yıpratıyor; sonuçta işinize yetişemiyorsunuz, aciliniz kaçıyor, moraliniz bozuluyor vs. Kazanın nedeni ne olursa olsun sıkıntılısınız.
Başkalarının yol açtığı bir kaza, sizin amacınıza ulaşmanızı engellediği gibi moralinizi de bozuyor. İletişim kazalarında da durum aynıdır. Ailede, iş yerinde, toplumda gün geçmiyor ki çeşitli iletişim kazalarına rastlamayalım. Tabii ki trafik kazaları gibi fiziki görüntü önde değildir ama iletişim sorunları da trafik kazaları gibi kişilerin amaçlarına ulaşmalarını ciddi biçimde engellemektedir. Trafik kazalarının en önemli nedeninin sürücü hatası olması gibi iletişim kazalarının da en önemli kusur kaynağı, iletişimi kuran kişilerdir. Gerçekten de ne tür iletişim kazalarına uğruyoruz diye düşünüldüğünde; en önemli kaza türünün, kişilerin kendi rollerinin dışına çıkmalarından kaynaklanan kazalar olduğunu görüyoruz.
Yapılan araştırmalar, iletişim sorunlarının çoğunlukla kişilerin baskın karakter olma isteğinden, karşıdakini önemsememesinden, kendisini daha önemli hissetmekten kısacası, kendisinden beklenen rolün dışına çıkmaktan kaynaklandığını göstermektedir. Diğer bir ifade ile kişilerin kendileri için tanımlanan rolleri oynamaları, bunun dışına çıkmamaları gerekli ve önemlidir. Ev hanımının baba rolüne bürünmesi başlarda esprilerle karşılanabilir ama davranışların sürmesi iletişimi bozar, birliği zedeler, amaca ulaşmayı engeller. Ayrılan eşler incelendiğinde, temelde iletişim sorunlarının önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. İş ortamında, iletişim sorunları sıklıkla yaşanmaktadır. Burada da sorun yine aynı köke dayanır. Kişiler rollerini aşar, başkalarının hakkını önemsemez, kişisel geçimsizlik oluşur. İş ortamındaki iletişim sorununun en önemli sonuçlarından birisi hiç kuşkusuz işin olumsuz etkilenmesidir. Düşünün ki; A bölümü müdürü ile B bölümü müdürünün geçinememesi, birbirlerinin beklentilerini karşılayamamaları iletişim kazalarına yol açıyor. Sonuç, bu her iki birim çalışanları birbirlerini görünce yollarını değiştiriyor; konuşmak istemiyor, gerginlik oluşuyor.
Ama daha da önemlisi, bundan iş etkileniyor. Yetişecek ürünler veya hizmet yetişmiyor, ürün ya da hizmette kalite bozuluyor vb. Hedeflenen ürün ya da hizmete ulaşılmadığında gerekçeler çoktur ve insanlar genellikle kusuru kendileri dışında ararlar. Aslında iki kişinin veya bir kişinin yeterince hoşgörülü olmaması, kendi rolünün hakkını vermemesi; ilişkileri bozduğu gibi işletmenin işini ve akışını da olumsuz yönde etkilemektedir. Maalesef kişilerden kaynaklanan bir kusur, işin kusuru gibi ortaya çıkmaktadır. Trafik kazasına yol açan sürücülerin kusuru yolda, trafik işaretlerinde vs. aramaları gibi; iletişim kazasına yol açan kişiler de kusur arama sürecinde kendilerini genellikle suçlu görmezler. Oysaki genellikle sorun kişilerin kendilerinden, bireysel yetersizliklerinden, kişisel takıntılarından veya tanımlanmış olan rollerin ötesine geçme eğilimlerinden kaynaklanmaktadır. İş ortamındaki iletişim kazaları, sonuçta işe yansıdığı ve işi engellediği için mümkün olduğunca giderilmelidir. Hiç kimsenin, şirket tepe yöneticileri hatta sermaye sahiplerinin bile; işin bireysel iletişim kusurları ile yürümesine, tıkanmasına sebep olma hakkı yoktur. Diğer bir ifade ile hiçbir çalışanın, iş ortamında kendisinden beklenen rolü aşıp iletişim kazalarına neden olmaya ve sonuçta işi tıkamaya hakkı olmamalıdır. İletişim kazalarında dikkat çekmek istediğimiz en önemli noktalardan birisi de bireysel kişilik özellikleri ve sorunların işten kaynaklanan sorunlar gibi görülmesidir.
İletişim kazalarının önlenmesi ya da azaltılması için neler yapılabilir? Öncelikle, iletişim kanallarının açık olması gereklidir. Trafik benzetmesini devam ettirirsek, öncelikle yolların, altyapının, trafik işaretlerinin konulmuş olması; daha doğru bir ifade ile trafiğin tanımlanmış olması gereklidir. Aynı biçimde iş ortamı, iş ve görev tanımları; kişilerin birbirine düşmesini engelleyecek biçimde açık ve tanımlanmış olmalıdır. İş ortamındaki sorunların önemli bir kısmının özünde kişilerin bireysel kişilik özellikleri ve üstünlük kurma amaçlarının olduğu; problemlerin, tanımsız bir ortamdan kaynaklandığı bilinmektedir.
Oysaki iş akışı ve ilişkilerin tanımlı olduğu üretim zeminleri ve kişilerin aynı ortak amaca ulaşma hedefleri sorunu çözecektir. Ancak bireysel istekler, arzular, hedefler; birliğin, takımın, ailenin, şirketin ortak hedef ve arzularına ezici bir şekilde tercih ediliyorsa sorunlar bitmeyecektir. Burada önemli ve belirleyici olan; kişilerin istek ve arzuları kadar, iş ve birliğin neye ihtiyaç duyduğudur. Kiracı ev sahibi gibi, otobüsteki yolcu şoför gibi, ast üst gibi, yönetici patron gibi davranmaya başladığında; iletişim kazaları için uygun bir zemin kendiliğinden oluşur. Biraz hoşgörü ve açıklık, iş ortamında tanımlı olmak ama en önemlisi bize biçilmiş olan rolü aşmamak önemlidir. Başkalarının haklarına tecavüz edip, onların rolüne bürünüp onları oynamaya çalışmak yerine kendi rolümüze iyi çalışmak gereklidir.